+902163452183

Eğitim Mahallesi Fahrettin Kerim Gökay Caddesi No:107-109A Ziverbey, Kadıköy / İstanbul ( Müjdat Gezen Sanat Merkezinin Karşı Çaprazı )

info@dentince.com

Kuru Ağız (Kserostomi) Nedir?Tedavisi Nasıl Yapılır?

Tükürük bezlerinin işlevinin bozulması ve üretiminin azalması sonucunda ortaya çıkan ağız kuruluğu, zaman içerisinde hem sağlığı hem de yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek önemli bir problemdir. Majör (büyük) ve minör (küçük) olmak üzere iki gruptan oluşan ve kulakların ön ve alt kısmında, çene altında, dilin altında, dudak ve damakta bulunan tükürük bezlerine dair bu sorun, susuz kalınması veya duygu durum değişiklikleri sonucunda meydana gelen geçici ağız kuruluğu ile karıştırılmamalıdır. Öyle ki Kserostomi olarak da bilinen kuru ağız durumu, altta yatan farklı sağlık sorunlarına işaret etmektedir.

Gün içerisinde fark etmesek de tükürük salgısının birçok önemli faydası bulunmaktadır. Ağız içerisindeki nemin korumak, diş çürüklerini ve ağız içinde oluşabilecek olası diğer enfeksiyonları önlemek, konuşma, çiğneme ve yutma fonksiyonlarının devamlılığını sağlamak gibi birçok durumda tükürük salgısının rolü fazlasıyla büyüktür. Vücudun sindirim sürecindeki ilk adımdan da sorumlu olan bu salgının yeterli olmayışında ise mutlaka uygun tedavi yöntemi için uzman bir hekime başvurulmalıdır.

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir?

Tükürük bezleri tarafından üretilen tükürük salgısının yeterli olmayışı durumunda yaşanan ağız kuruluğu, temelde ağız içerisindeki nemin kaybolması ile fark edilen bir sorundur. Bununla birlikte tükürük algısının kalitesinin bozulması halinde de ağız kuruluğu meydana gelebilmektedir.

Bu salgının yeterli miktarda olması, birçok vücut fonksiyonu için önem taşımaktadır. Öyle ki tükürük, ağız içi bakterilerin üremesini önlemenin yanı sıra çürümelere karşı dişleri korumaya, tat alma yeteneğini geliştirmeye ve çiğneme ile yutma fonksiyonlarını yerine getirmeye yardımcıdır.

Gün içerisinde üretilmesi sağlıklı olan tükürük miktarı ortalama 500 ml kadardır. Bu orandan daha azı ise ağız içerisindeki nemin kaybedilmesi ile ağız kuruluğu yaşanmasına neden olmaktadır.

Ağız Kuruluğunun Belirtileri Nelerdir?

Ağız kuruluğunun en bilinen belirtisi tükürük miktarının azalmasıdır. Bu da aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok farklı semptomun ortaya çıkması ile sonuçlanabilir:

Susuzluk hissetme ve su içme ihtiyacında artış,

Konuşma, çiğneme ve yutkunma zorluğu,

Ağız içerisinde kuruma ve yapışıklık hissi oluşması,

Dil üzerinde karıncalanma hissedilmesi,

Ses kısıklığı, boğaz ağrısı ve boğazı sürekli temizleme ihtiyacı duyulması,

Ağız kokusu oluşumu,

Dudaklarda çatlama ve yapışıklık hissi,

Diş eti problemlerinin sıklıkla yaşanması,

Plak gelişimi ve diş kaybı,

Yiyecek ve içecek tüketimi esnasında tat değişikliği yaşanması,

Dilde karıncalanma veya ağrı hissi ve dil görünümünde değişiklik (kuru ve çatlamış bir görüntü),

Diş protezi veya diğer ağız ve diş tedavi ürünlerinin kullanılmasında ve yerleştirilmesinde zorluk yaşanması,

Tükürük bezlerinin büyümesi ve tükürük yapısının daha kalın hale gelmesi.

Tüm bunların yanı sıra tükürük salgısındaki azalma ağız içerisinde bakteri oluşumuna neden olabilmekte ve dişlerin daha hızlı çürümesine yol açabilmektedir. Buna göre ağız kuruluğu yaşayan kişileri diş minesi aşınması, diş hassasiyeti ve ağız enfeksiyonları geliştirme olasılıklarının arttığı söylenebilir.

Ağız Kuruluğunun Sebebi Nedir?

Ağız kuruluğu, başta çeşitli ilaçların kullanımı ve yaşın ilerlemesi olmak üzere birçok farklı sebebe bağlı olarak meydana gelebilmektedir. Çeşitli otoimmün sorunlar, Alzheimer, Parkinson ve benzeri hastalıklar ve özellikle de diyabet, ağız kuruluğuna neden olan hastalıklar arasındadır. Ağız kuruluğuna yol açan bilinen diğer faktörler ise şöyledir:

İyot eksikliği ve yetersiz beslenme,

Alkol ve tütün ürünleri ve uyuşturucu madde kullanımı,

Mantar enfeksiyonu veya diğer ağız içi hastalıklar,

Burun tıkanıklığı ve buna bağlı sürekli ağızdan nefes alma,

Gebelik, menopoz veya diğer hormonal değişiklikler,

Kaygı ve stres düzeylerinin artması,

Özellikle gece uykusu sırasında horlama,

Kistik fibrozis,

Tükürük bezlerinin hasar görmesi veya Sjörgen Sendromu (kuru ağız sendromu),

Tiroid hastalıkları, böbrek yetmezliği, hipertansiyon veya kansızlık,

Kemoterapi ve radyasyon tedavisi gibi çeşitli kanser tedavileri,

Sinir sisteminde oluşan hasarlar.

Ağız Kuruluğuna Yol Açabilecek İlaçlar

Ağız kuruluğunun bilinen sebeplerinin yanı sıra bazı yaşam tarzı tercihleri ve tedavi biçimleri, bu sorunda tetikleyici olabilmektedir.  Öte yandan aşağıdaki grup ilaçlar da geçici ağız kuruluğunun bir sebebi olarak kabul edilmektedir:

Depresyon veya anksiyete tedavisinde kullanılan bazı antidepresanlar,

Bazı ağrı kesici ve kas gevşeticiler,

Bazı antihistaminikler ve dekonjestanlar (burun tıkanıklıklarını gidermek için kullanılan ilaçlar).

Ağız kuruluğu, altta yatan sebebe bağlı olarak tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Bununla birlikte ağız kuruluğunun Sjörgen Sendromu kaynaklı meydana geldiği düşünüldüğünde, tükürük bezlerinden alınacak küçük bir parçaya yapılan biyopsi ile tanı konulması da mümkündür. Ağız ve göz kuruluğu gibi belirtiler ile ortaya çıkan Sjörgen Sendromu ise bahsi geçen ağız kuruluğundan farklı olan otoimmün bir bağışıklık sistemi bozukluğudur.

Ağız Kuruluğu Tanısı Nasıl Konur?

Ağız kurulu teşhisi için öncelikle hastanın öyküsünü ve özellikle de kullandığı ilaçları öğrenmek oldukça önemlidir. Hemen ardından detaylı bir ağız muayenesi ile olası fiziksel rahatsızlıklar incelenebilir. İhtiyaç halinde tükürük bezlerine yönelik görüntüleme testleri ve kan testleriyle de tanı doğrulaması yapılacaktır. Ayrıca, tükürük bezlerinin ürettiği tükürük miktarını anlamak adına bu ölçümü yapan testlere de başvurulabilir.

Ağız Kuruluğuna Ne İyi Gelir?

Ağız kuruluğu şikayeti olan kişiler için yeterli miktarda su içmenin önemi bir hayli fazladır. Tuz, şeker ve kafein tüketimini sınırlandırmak da bu sorunun önüne geçilmesine katkı sağlayabilir.

Ağız kuruluğuna iyi gelebilecek diğer yöntemler ise şunlardır:

Şekersiz sakızların gün içerisinde çiğnenmesi ile tükürük üretimi artırılabilir.

Alkol ve tütün ürünleri kullanımına son verilebilir.

Tükürük salgısını olumsuz etkilemeyecek diş macunları ve ağız bakım ürünleri tercih edilebilir,

Suyun yanı sıra şekersiz içecekler de ara ara yudumlanabilir,

Selüloz içeren nemlendiriciler kullanılabilir.

Tükürük muadili olarak bilinen ve yapay tükürük oluşturan reçeteli ürünlere başvurulabilir,

Nefes egzersizleri yaparak burundan nefes alıp verme alışkanlığı kazanılabilir,

Hekim kontrolünde E vitamini takviyelerine başlanabilir.

Öte yandan bulunulan odayı düzenli olarak havalandırmak da nem miktarını dengeleyeceği için fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte daha fazla susattığı bilinen ve ağız kuruluğunu artırabilen fazla aromalı, baharatlı ve soslu yiyeceklerin tüketimi de sınırlandırılmalıdır. Yemekler ise çok sıcak haldeyken yenmemelidir.

Ağız Kuruluğunu Nasıl Tedavi Edilir?

Ağız kuruluğu tedavisinde öncelikle bu soruna yol açan faktörün belirlenmesi ve ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu süreçte, kişiye özel planlanacak bir tedavi uygulanmalıdır. Buna göre ilk adımda varsa, ağız kuruluğuna yol açan ilaçlar değiştirilebilir veya doz miktarları yeniden ayarlanabilir. Bununla birlikte ağız içi nem dengesini sağlayacak ürün kullanımı da hastalar için uygun görülebilir. Tedavi süresince kullanımı önerilebilecek bazı tükürük artırıcı ilaçlar da mevcuttur. Yine tedavi boyunca dişlerin de korunması gerektiği nedenle florür içerikli bazı ağız bakım ürün ve ilaçlarının tercihi de uygun olabilir.

Ağız kuruluğu tedavileri şu amaçlar doğrultusunda planlanmaktadır:

Enfeksiyon oluşumunu önlemek varsa ilerlemeden tedavi edebilmek,

Tükürük miktarını artırmak ve ağız içi nemi dengede tutmak,

Olası ağız ve diş problemlerinin önüne geçmek ve bu soruna bağlı oluşabilecek çürüklere karşı öngörülü davranmak,

Ağız kuruluğuna asıl neden olan problemi bulup hızla tedavisine başlamak veya tedavi için hastayı uygun branşa yönlendirmek,

Ağız kuruluğu tedavisinin sadece içilen su miktarını artırarak yapılamayacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, uzman bir diş hekiminin görüşü alınmadan atılacak her adım bu süreçte sorunun büyümesine ve tedavinin zorlaşmasına yol açabilir. Böyle bir şikayetin varlığı halinde ise en doğrusu, uzman hekime başvurmaktır.

Ağız Kuruluğu Başka Hangi Sorunların Ortaya Çıkmasına Neden Olabilir?

Ağız içerisinde yeterli miktarda tükürük bulunmaması sonucunda diş ve diş eti hastalıklarının oluşma ihtimalinin yanı sıra aşağıdaki gibi problemler de meydana gelebilmektedir:

Ağız içinde ve dudak kenarlarında yara oluşumu,

Pamukçuk olarak da bilinen ağız mantar enfeksiyonunun oluşumu ve yayılması,

Çiğneme ve yutma sorunlarının bir sonucu olarak yetersiz beslenme,

Dudakların çatlaması ve ağzı kapamada zorluk,

Genel olarak bu sorunlara bağlı olarak stres ve anksiyete düzeyinde artış yaşanması.

Ağız Kuruluğunu Önlemek İçin İpuçları

Ağız kuruluğu tedavisinin yanı sıra bu sorunun ilerlemesini durdurmak veya oluşumunu önlemek amacıyla uygulanabilecek bazı ipuçları bulunmaktadır:

Ağız bakım sularından veya gargara ürünlerinden alkolsüz olanları tercih edilebilir ve bu sayede olası bir tahrişin önüne geçilebilir. Ayrıca, tüketilen alkol miktarını sınırlamak da faydalı olacaktır.

Tütün ürünleri, vücudun genelinde olduğu gibi ağız içerisinde de hasara yol açmaktadır. Bu ürünlerin kullanımının bırakılmasıyla ise ağız kuruluğu ihtimali de azalır.

Özellikle burun açıcı (dekonjestanlar) ve alerji önleyici (antihistaminikler) ilaçlar ağız kuruluğunu artırabilmektedir. Bir hekim gözetiminde bu ilaçların dozları yeniden ayarlanabilir.

Düzenli diş bakımı, ağız kuruluğunu önlemede en etkili çözümlerden biridir. Bununla birlikte yılda en az 2 kez düzenli diş kontrollerinin yapılmasında da yarar vardır.

Şeker, diş çürüğü riskini artırdığı gibi ağız kuruluğunu da tetikleyebilmektedir. Bu neden şeker ve tuzu mümkün olduğunca az tüketilmesi tavsiye edilir. Ayrıca, yoğun baharatlı yiyeceklerin yenme sıklığı da azaltılmalıdır.

Dişleri sadece fırçalamak yerine ağız çalkalama suları ve diş ipi kullanımıyla daha detaylı bir temizlik ve bakım rutini oluşturulması önemlidir.

Bunlara ek olarak elbette ki genel vücut sağlığını da korumak amacıyla gün içerisinde yeterli miktarda (ortalama 2 litre) su içilmesine de dikkat edilmelidir.

Ağız Kuruluğu Neden Gece Daha Fazla Artar?

Vücudun sindirim fonksiyonu akşam saatlerine doğru yavaşlamaktadır. Bu sebeple akşama doğru tükürük üretiminin miktarında da azalma meydana gelmektedir. Daha az tükürük salınımı yapılması, halihazırda ağız kurluğu sorunu yaşayan bir kişinin daha fazla rahatsızlık hissetmesi anlamına gelmektedir. Bununla birlikte gece uykuları esnasında horlanması ve ağızdan nefes alınması da ağız kuruluğunu artıran faktörlerdir. Bunun önlemek adına ise gece yatmadan detaylı diş ve ağız temizliğini yapmak, uyku öncesi su içmek ve uyku aralarında azar azar yudumlar almak tavsiye edilebilir. Ayrıca;

Yatak odasının nem dengesinin korunması ve havanın kurumasının önlenmesi adına uygun bir hava nemlendirici cihaz kullanımı önerilebilir.

Gece uykusundan hemen önce meditasyon ve nefes egzersizi gibi rahatlatıcı egzersizler yapılarak stres düzeyi azaltılabilir. Nefes egzersizleri aynı zamanda burundan nefes alma alışkanlığı kazanmaya da yardımcı olacaktır.

Akşam yemeği ve uyku öncesinde belirli zaman aralığı bırakılabilir. Özellikle akşam yemeklerinde daha az tuzlu ve baharatlı gıdalar tercih edilebilir ve ekstra susamaya yol açabilecek her türlü besin ve atıştırmalıktan kaçınılabilir.

Sizi Arayalım

Diş probleminiz hakkında konuşmak ister misiniz?